31 Temmuz 2015 Cuma

İnsan için en zararlı 3 şey

Psikologlar, psikiyatristler, doktorlar, şifacılar, bilim insanları, spiritualistler ve pek çok alanında uzman kişi insanın zihin, ruh ve beden sağlığı için en zararlı, insan için en tehlikeli üç şeyden bahseder.
Korku, öfke ve nefret.
Toplumu nefrete bulamak bir yönetim ihtiyacıdır. Çünkü barışçıl bir toplum yönetilemez. Yönetilmeye ihtiyacı olmaz. Fakat kavga varsa birilerinin gelip son sözü söyleme ihtiyacı doğar. O yüzden kavga hep olmalıdır, o yüzden kavga yaratılır. Tabii ki nefret ile tutuşturarak.
Topluma "istediğinizi yaptırabilmeniz" (isterseniz "yönetmeniz" diyeyim) için önce bolca korkutmanız, korktuğu şeyden onu sizin koruyacağınız garantisini vermeniz gerekir. Yani korkulacak birşey yaratmanız gerekir. Sonra karşıtlıklar yaratırsınız. Küçük topluluğunuzun karşısında duran, düşündüğüne zıt olanı savunan ve onu öfkelendiren bir kesimi de devamlı işaret etmeniz gerekir. Korku ve öfke bolca hissedildikten sonra nefret kendiliğinden gelir.
Peki bunun pratiğini, günlük egzersizini nasıl yaptıracaksınız topluma?
Tabii ki medya ile...
Kork, devamlı kork! Hiç iyi birşey yok, kork! Birileri dünyayı yönetiyor, bizi köleleştiriyor, kork! Teröristler var, kork! Kemalistler var, kork! Dinciler var, kork! Ondan kork, bundan kork. Kork ve öfkelen.
Gazete okumuyor musunuz? O zaman tv programları, diziler. Her yerde, her şekilde bir birini yiyen, birbiriyle kavga eden, sizi gerdikçe germek için ellerinden geleni yapan kuklaların koşturduğu, yarışma programları, yemek programları, acaip realite şovlar. Bunlar 15 yıldır gittikçe dozunu artırarak toplumda nefret hissini yaygınlaştırıyor. TV karşısında her gün azar azar ve farkında olmadan birilerinden, birşeylerden nefret etmenin pratiğini yapıyorsunuz.
Geldiğimiz noktada nefret duygusu çok aşina olduğumuz, her şeye karşı ve hızla hissedebileceğimiz bir duygu haline geldi. Tanıdığımız ve sevdiğimiz 3-5 kişi dışında herkesten ve herşeyden nefret ediyoruz. Hatta (belki farkında değiliz ama) bir an içinde o sevdiklerimizden bile nefret edebilir durumdayız. Her yerde kavga ediyoruz. Sokakta, otobüste, metroda, trafikte içimizden atamadığımız nefreti, video ve haber sitelerine girdiğimiz yorumlarda, sohbet odalarında, bilgisayar oyunlarında, sosyal medyada atmaya çalışıyoruz. Ama yetmiyor, her geçen gün daha fazla nefret nefret nefret.
Bu üç duygu, korku, öfke ve özellikle nefret sizi yer geçen gün daha dayanılmaz bir mutsuzluğun içine sürüklüyor. Bu hislerin sizin için bir yararı olmadığını zamanın bilgeleri söylediği gibi, günümüzün tıp ve bilim insanları da söylemektedir. O halde oturup düşünmemiz yararımızdadır. Ne yapacağız?
Nefret neden var? Nefret neden yaratılıyor? Nefret kime yarar sağlıyor? Kimler nefreti bir araç gibi kullanıyor? Kimler birilerinden nefret etmemi istiyor? Hangi araçlar nefret etmemi sağlıyor, nefretimi artırıyor?
Medya için de şu soruları sormamız bence çok yararımıza...
Medya neden var? Bu soruya cevabınız "Haber vermek için" ise bence bir kez daha düşünün. Kimsenin size haber vermek gibi bir derdi yok. Sadece ve sadece onlar gibi düşünmenizi istiyorlar o kadar. Tüm gazeteleri birlikte okuyorsanız ne dediğimi anlayabiliyorsunuzdur. Yok öteki gazeteyi hayatta okumam kardeşim diyorsanız siz de nefretten beslenen bir konumdasınız. Bu durumda Buddha'nın bahsettiği "zehiri kendi içip karşısındakinin ölmesini bekleyen" insanlardan birisiniz. Üzgünüm.
Neden bir medya kuruluşunun 3-5 tane televizyonu, 8-10 tane gazetesi var? Neden toplamdaki medya aktörlerinin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor? Kim bunlar? Amaçları ne?
Medya'da bir konuda yalan söylenirse ne oluyor? Sonraki süreç nasıl işliyor? Bunun kime ne zararı, kime ne yararı oluyor?
Bir medya kuruluşu her haberi vermek zorunda mı? Böyle bir sorumluluğu var mı gerçekten? Bir haberi vermezse ne oluyor?
Nefretten beslenmeyen medya kuruluşu var mı? Savaş, terör vs haberlerini geçtim, hiç birşey yoksa o onu vurdu, bu buna tecavüz etti, kötü bir olay göklere çıkartılıyor, haftalarca bu tarz malzemelerden haber yapılıyor. Bunun kime yararı var bir düşünün?
Bu soruların cevaplarını dürüstçe, tarafsızca aradığımızda göreceğimiz odur ki, nefret ile yaptığımız hareketler çok büyük oranda parayla ilişkilendirilebilir bir takım sonuçlar yaratmaktadır. Biz ise zihinsel, ruhsal ve en nihayetinde fizyolojik sağlığımızı yitirmekte, hayat kalitemizi düşürmekte ve ömrümüzü kısaltmaktayız.
Bu sebeple;
Her kim ya da her ne olursa olsun, bizi nefrete, öfkeye ve korkuya sevkeden ne varsa bir an önce hayatımızdan çıkarmamızı diliyorum.

Hiç yorum yok: